Yatırım Felsefesi

yatırım felsefesi

Borsa yaklaşık 2-3 aydır hepimizin psikolojisiyle dalga geçmeye çalışıyor. Burada asıl önemli olan gerçekten geçebiliyor mu? Buna izin vermemek aslında doğru yatırım felsefesine sahip olmaktan geçiyor. Bir yatırımcı eğer gerçekten yatırımlarını doğru bir felsefe üzerine oturtmuşsa 2-3 aylık dönemde olan hareketlerden pek etkilenmez.

Kendi yatırım felsefemin gelişmesinde en büyük rolü okuduğum kitaplar oynadı. Aralarından en çok önerdiğim kitapları anlattığım bir yazı yazmıştım:

Okunması Gereken Yatırım Kitapları

Geçmiş elbette her zaman geleceğin aynası olmaz ancak bu kitaplarda geçmişte büyük işler başarmış önemli insanların anlattıkları doğru bir yatırım felsefesi geliştirmemi sağladı. Kitaplarda anlatılanları geçmiş grafiklerle karşılaştırdığımda doğru ve yanlış olan şeyleri görmem çok zor olmadı. Doğru bir yatırım felsefesi kazanmanın ilk adımıdır.

Aşağıda bahsedeceğim bazı maddeler genel olarak tahvil ve hisse senetleri ile alakalıdır. Diğer enstrümanlara uyarlanamayabilir. Yine de her konuda yatırımın özüne bir miktar dokunurlar.

Yatırımın İlk Zihinsel Düşünceleri

Yatırım yapmak hepimizin geleceğinin daha iyi geçmesi sağlar. Bu konuda bir şüphemiz yok. Peki yatırımdan ne bekliyoruz? Elbette piyasanın ortalama getirisini yakalamayı ve bunun bir miktar üstüne çıkmayı. Peki biz buna gerçekten hazır mıyız? Yatırım kolay bir iş mi?

Bana göre yatırım kolay bir iş değil. Üstünde oldukça efor harcanması gereken bir iş. Ancak belirli bir zaman sonra daha önce harcadığınız eforlar size yeterli gelecek ve sadece izlemeye başlayacaksınız. Bu noktada artık yatırım sıkıcı bir iş olmaya başlayacak. Zaten eğlenceli bir iş olsaydı bunu herkes başarmaz mıydı?

Maddeler halinde yatırıma başlamadan önce kendi zihninizde kabullenmeniz gereken temel konulara değineceğim. Öncelikle belirtmek isterim ki burada yazan görüşleri edinmem de yukarıda bahsettiğim kitapların etkisi çok büyük. Graham, Fisher, Buffet ve diğerleri sayesinde bu felsefeyi kendi zihnimde oturtabildim. Ayrıca burada yazdıklarım öznel görüşlerimdir. Yine de yatırım dünyası içinden çok az kişinin bunlara karşı çıkabileceğini düşünüyorum.

1) Hissedar Borsacıya Karşı

Çok beğendiğiniz bir şirket var. Genellikle o şirketin mağazalarından alışveriş yapıyor olabilirsiniz ya da malları çok kalitelidir. Siz bu şirketi araştırdınız. Yönetimi sizce iyi, yıllık gelirleri her yıl artıyor. Özkaynak karlılığı sürekli artış eğiliminde. Temettü ödüyor ve temettüsünü her yıl enflasyon üzerinde arttırıyor.

Yukarıdaki gibi bir şirketin hissesini alırken içinizde hissetmeniz gereken bir his var : Ortaklık. Eğer yatırımlarınızdan maksimum verimi almak istiyorsanız borsacı olmamalısınız. Borsa, kumar yeri değildir. O hisse senedini almaya başladığınızda o şirketin bir ortağı olduğunuzu hissetmelisiniz. Bu his sizi kaybetmekten koruyacaktır.

Nasıl korur? Şirket üzerinde sahiplik hissiniz geliştiğinde şirket sizin satın aldığınız evden farklı olmaz. Borsadaki fiyat dalgalanmalarının sizin için önemi kalmaz. Şöyle ki, 1 hafta önce aldığınız ve 4 milyon₺ ödediğiniz bir eve ben bugün 3 milyon₺’ilk bir teklif yapsam evi bana satar mısınız? Eğer evin olduğu bölgede çok absürt olaylar gerçekleşmediyse yanıtınız hayır olacaktır.

Ortak olduğunuz şirketin satın aldığınız evden farkı yoktur. Eğer şirketin yönetiminde, finansallarında, ekonomik konjonktürde önemli değişiklikler olmadıysa neden satasınız? Şirketin her yıl olmasa da hemen hemen her yıl karını enflasyondan daha fazla arttıracağını düşünüyorsanız neden satasınız? Hem de aldığınız fiyattan daha ucuza. Komik gelmiyor mu?

Ortaklık hissi, şirkette yapısal olarak hiçbir değişiklik olmadığı halde dış nedenlere bağlı olarak hisse fiyatı düştüğünde sizi kaybetmekten koruyacaktır. İsrail-Filistin savaşını örnek verelim. Savaş çıktı ve bist çakıldı. Neden? Büyük ihtimalle Türkiye’nin Filistin’e destek olacağı ve bunun sonucunda savaşa dahil olma ihtimali vs. Çok uçuk ihtimaller yani. Senin şirketin hala üretimine devam ediyor, savaşın çıktığı gün ve ertesi gün şirketin fabrikalarında yangın çıkmadı, grev çıkmadı yani hiçbir şey olmadı. Neden satasın? Hatta fiyatı anlamsızca düştü diye almak istemez misin?

Kumarbaz değil ortak oluyorsunuz.

2) Pazara Kadar mı Mezara Kadar mı?

İlk maddeyi özümsedikten sonra yatırım zamanı önemli bir konu halinde geliyor. Biz ortak olduğumuz şirketle ortaklığımızı ne zamana kadar sürdüreceğiz?

Our favorıte holdıng perıod ıs forever. / Warren Buffet

Bu sorunun cevabı belirli şartların bozulmaması halinde ”HİÇBİR ZAMAN”.

Burada öncelikle şunları düşünmelisiniz :

  • Bu şirkete neden ortak oldunuz?
  • Şirketin sevdiğiniz yanları nelerdi?

Eğer yukarıdaki soruların cevapları olan şirket özellikleri zaman içinde değişmezse ortaklığınızı sonlandırmanın bir manası yok. Şirket yönetiminde bariz hatalar yapılmıyor, şirketin ürettiği ürünün kalitesinde bariz düşüşler olmuyor, şirketin finansallarında bozulmalar olmuyorsa ortaklığınızı neden sonlandırasınız?

Fisher, yeni alım yaptığı şirketleri -tabii ki yoğun bir araştırma sürecinden sonra- satmadan önce o şirkete en az 3 yıl verdiğini anlatır. Zaman zaman şirketlerinde zor dönemleri olur. Galiba Fisher bu dönemlerin olabileceğini kabul etmiş ve çıkan sorunların çözülmesi için şirketlere fırsat vermiş.

Ülke ve dünya ekonomisi de zaman içinde değişir ve şirketin bu değişime ayak uydurması gerekir. Örneğin otomobil üreten firmaların şu sıralar elektrikli otomobil dönüşümünü bir şekilde sağlaması gerekir. Tüpraş’ın yenilelenebilir enerji kaynaklarına yönelmesi gerekir. Zaman içerisinde bu dönüşümü sağlayamazlarsa şirketler ve ortakları için durum pek iç açıcı olmaz.

Başlıkta sorumuzun cevabına gelelim. Cevap duruma göre değişiyor. Her zaman yatırımcısının yanında olan, zamana ayak uydurabilen, karşılarına çıkan sorunları çözümleyebilen şirketler için cevap ‘mezara kadar’. Bu şirketler çocuklarınıza, torunlarınıza miras bırakacağınız şirketlerdir. Ancak, yatırımcısını düşünmeyen, finansallarında bozulmalar olan, yönetimin güven vermediği şirketler için ‘pazara kadar’. Hatta perşembe veya cuma da olabilir.

3) Senin Paran mı Benim Param mı?

Hisse senetleri kısa vadede oldukça riskli varlıklardır. O zaman bir şirkete ‘ortak’ olurken düşünmeniz gereken önemli bir sorun var. Kimin parasıyla ortak olacaksınız? Sizin paranızla mı yoksa benim paramla mı?

Bu konu belki çok önemsenmez ancak bana göre ‘hayati’ bir konu. Eğer hisse senedi almayı düşünüyorsanız bunu önümüzdeki 1 ay, 6 ay veya 1 yıl içerisinde ihtiyacınız olacağı kesin parayla yapmamalısınız. Hatta bence ‘olası’ ve ‘beklenmeyen’ masraflar için kenarda biraz paranızın olması gerekir.

6 ay sonra evlenecekseniz ve şuan belirli bir birikiminiz varsa bu birikim hisse senedi yatırımı yapmak için uygun değildir. Araba almayı planlıyorsanız biriktirdiğiniz o parayla hisse senedi almamalısınız. Hele hele borç veya kredi ile hisse senedi kesinlikle almamalısınız. Ne yapmayı planlıyorsunuz? 100.000₺ kredi çekip onu borsada 1.000.000₺ yapmayı mı? Bu iş için kumarhaneler var. Bence kumarhanedeki şansınızla borsadaki şansınız bu konuda eşit derecede.

Ortak olduğunuz şirketin hisse senedi fiyatı elbet düşecektir. Bu olay bugün olmasa da, 1 ay sonra olmasa da elbet bir gün gerçekleşecek. Hepimiz 1 günlüğüne de olsa borsada para kaybedeceğiz. Ancak şirketimizin değeri değişmezse bu bizim için sorun değil. Siz eğer hisse aldığınız o paraya ihtiyaç duyacaksanız Murphy Kanunlarına göre büyük ihtimalle ihtiyaç duyduğunuz anda zararda olacaksınız. Zararına satış yapıp kaybedeceksiniz. Böylece yatırım sizin için negatif bir anlam ifade etmeye başlayacak.

Son 1-2 yıldaki boğa piyasasında yatırıma başlayan kişilere bir önerim var. Geçmiş yıllardaki endeksin getirilerine bir baksınlar. Her zaman toz pembe bir borsamız olmadığını göreceklerdir. O yüzden gerçekten 1-2 yıl içinde -aslında bana göre ömür boyu- ihtiyacınız olmayacak olan parayla yatırım yapın.

Bir şirkete ortak olacaksanız bunu benim paramla değil ‘kendi paranız’la yapın.

4) Ortaya Karışık

Bazılarının karşı çıktığı ancak çoğu yatırımcının önerdiği bir konu var : Çeşitlendirme. Tüm yumurtaları aynı sepete koymama mevzusu. Sepeti elinizden düşürürseniz sepette yumurta kalmaz. Ancak hepsini aynı sepete koymadığınızda sepet düşse bile diğer sepetlerdeki yumurtalar hala sizindir. İstediğiniz gibi pişirip yiyebilirsiniz. Aksi halde, aç kalırsınız.

Bu konu bence yatırımcı psikolojisi açısından da çok önemli. Şöyle düşünün 100.000₺ paranız var. Bununla ‘bir’ şirkete ortak oldunuz. Bu şirketteki ortaklığınız 20 yıl sonra 10.000.000₺’ye ulaştı. Bir de şöyle düşünün, 100.000₺ paranız var, 5 şirkete ortak oldunuz. Bu şirketlerdeki toplam ortaklığınız 20 yıl sonra 10.000.000₺’ye ulaştı.

Tek şirkete ortak olduysanız zaman içerisinde o şirketin hisse senedi fiyatındaki dalgalanmalar 5 şirkettekine göre çok daha fazla olacaktır. Bu durum yatırımcının sinir uçlarıyla oynar. Şirketlerdeki ortaklığınızın uzun yıllar devam etmesinin iki yolu varsa ve bunlardan biri kolay diğeri daha zorsa hangisiniz seçerdiniz?

Ayrıca 5 şirkete ortak olduğunuzda şirketlerinizden birisi batsa da -sepet düştü, yumurta kırıldı- diğer şirketleriniz ayakta kaldığı sürece çok büyük zarara uğramazsınız. Ancak tek şirkete ortaksanız tüm yatırımınızı kaybedersiniz.

Peter Lynch, yatırımlardan yüksek getiri elde etmek için her zaman doğru karar vermeye ihtiyaç olmadığını vurgular. Her zaman haklı çıkamazsınız değil mi? Ona göre bazen bir portföyü kurtaran birkaç hisse yatırımlarınızdan çok iyi getiriler elde etmek için yeterli.

5) Sigorta

İnsanoğlu var olduğu günden bu yana yolunda gitmeyen şeyler için hep bir önlem almıştır. Akım arttığında sigorta elektriği keser, kaza yaparsanız hava yastıkları açılır, düşmek üzere olduğunuzda refleks olarak elinizi yere doğru itersiniz ki bedeniniz çok hasar almasın.

Mesleğim gereği biliyorum, bu sigortalar sağlıkta çok daha fazladır. Ameliyata alacağımız bir hasta için olaylar ters gitmesin diye birçok önlem alırız :

  • Hasta ilk muayenesini olur. Ameliyat kararı verilir. Bu olay poliklinikte gerçekleşir. Servis doktoru aranız, hastanın tanısı söylenir, yatış yapılacağı hastanın bilgileri ile iletilir.
  • Hasta servis yatağına alınır. Hemşireler hastaya, ona özel isim ve soyismi bulunan barkodlu bir bileklik yakar.
  • Hasta listemizde hastanın adı ve bulunduğu oda bulunur. Her vizite bu herkes tarafından kontrol edilir.
  • Ameliyat günü hasta ameliyathaneye inmeden önce servis hemşireleri hastanın bilekliğini kontrol eder. Adını ve soyadını sorar.
  • Hastayı ameliyathanede ameliyathane hemşiresi karşılar. Dosyasını inceler. Adını soyadını sorar. Bilekliğine bakar, bir uyuşmazlık var mı? Yoksa hasta ameliyat salonuna alınır.
  • Salona alındığı sırada ameliyata girecek olan hemşire tekrar adını soyadını sorar. Ne ameliyat olacağını hastaya sorar.
  • Bir önceki maddede yazan soruları anestezi hekimi tekrar hastaya sorar.
  • Ameliyatı yapacak olan cerrah hasta uyutulmadan önce hastaya ne şikayeti olduğunu ne ameliyatı olacağını sorar. Hastanın ameliyat öncesi muayenesini tekrar yapar.

Yatırımlarımızda da bir kaçacak yerimizin olması gerekir. Akım çok olduğunda –piyasalar dibe çöktüğünde– hem psikolojimizi hem varlıklarımızı korumak için farklı enstrümanlar bulundurmamız gerekir. Yani riski iyi yönetmemiz gerekir.

Enflasyon dolayısıyla bu konu ülkemizde bir çıkmaza girmiş olabilir. Bu durum sonsuza kadar sürmeyecektir. Faiz arttırımlarıyla bir şekilde çözülür. Mevduat, eurobond, altın gibi riski hisselere göre çok daha düşük olan araçlar kesinlikle portföyde bulunmalı. Hisse senetleri genel olarak %50 düştüğünde elinizdeki mevduatın değeri azalmayacaktır. Böylece toplam varlıklarınız %50 düşmeyecektir.

Bu durumun tam tersi getiriler içinde düşünülebilir. Hisse senetleri %50 arttığında mevduat getiriniz %20 ise portföyünüz %50 artmayacaktır. Daha az artar. Sonuça ne kadar ekmek (risk) o kadar köfte (getiri). Burada kendi psikolojiniz ve kişiliğinizde rol oynar. Bu planlamayı yaparken yaşınızıda göz önünde bulundurmanız gerekir. Bazı riskler 60 yaşında alınamaz.

Saygılarımla.

Yasal Uyarı:

Buradaki paylaşımlar yatırım tavsiyesi değildir, yalnızca bilgilendirme amaçlıdır. Yatırım kararları kişisel risk algınıza, finansal durumunuza ve araştırmanıza bağlıdır. Geçmiş performans geleceği garanti etmez. Karar vermeden önce yetkili bir uzmana danışın. Bu içeriklerin kullanımından doğabilecek sonuçlardan sorumluluk kabul edilmez.

warren buffet sözleri

2 Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir